|
İstanbul atmosferini içtenlikle yansıtan bir ressam: Fethi Karakaş Son günlerde sanatçılarımız arasında esen ve bir yaprak dökümünü andıran ölüm yeline 9 mart günü Fethi Karakaş'm da katıldığını acıyla öğrendik. Uzun süredir sanat hareketlerinin dışında kalan, bu yüzden de adı pek duyulmayan sanatçı, 1940'lardan sonra etkinliğini göstermiş, yeni bir kuşağın yetenekli ressamlarından biriydi. 1916 yılında İstanbul'da doğan Fethi Karakas, Galatasaray Lisesinde yatılı okurken geçirdiği bir kalp krizi sonucu, doktorların kendisine dinlenme öğüdü vermesiyle 1936'da Güzel Sanatlar Akademisine yazılmıştı. Aynı yıl resim bölümü başkanlığına Fransız ressamı Leopold Levy getirildi. Karakas, bir süre . Nazmi Ziya atölyesinde çalıştıktan sonra, Akademiyi bitirdiği 1946 yılına değin Levy ile asistanları Zeki Kocamemi, Cemal Tollu yanında öğrenim gördü. Aşırı tarzlara yönelmeyen Fran- sız sanatçısı, klasik geleneklere bağlanmakla birlikte, Andre Derain, Dunoyer de Sgonzac gibi ustalarm izinde doğa anlayışı ve yorumuna özgür bir hava getiren, öğrencilerin kişilikli gelişmelerine önem veren bir öğreticiydi. YENİLER GRUBU'NDA Levy'nin öğrencisi Karakas, onun kimi öğütlerini sanatına uygulamıştır. O da hocası gibi doğa ile sıkı ilişkisi olan şiir, duyarlık, içtenlikle dolu bir gerçekçilikten yanadır. Gravürlerinde olsun, yağlıboyalarımda olsun, gösterişli işçiliklere, fırça vuruşlarına rastlanmaz. Cumhuriyetin ilk yıllarında hareketli bir sanat ortamı oluşturan "Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği" ile önceki akademik ve izlenimci anlayışa bir tepki olarak ortaya çıkan "D Grubu"nun (1933-1947), Batılı modern akımları resmimize yansıtmak gibi bir işlevi olmuştu. 1941 mayısında Levy atölyesi öğrencilerinden genç bir topulluk ise, Beyoğlu Basın Birliğinde "Liman" konusunda düzenledikleri sergi ile "D Grubu"na ve Akademiye karşı yeni bir resim anlayışının öncülüğünü yapıyordu. Sonradan "Yemler Grubu" adını alan ve ilk sergisinde aralarında Haşmet Akal, Agop Arad, Turgut Atalay, Ferruh Başağa, Nuri İyem, Fethi Karakas, Mümtaz Yener'in bulunduğu topluluğa, sonradan Abidin Dino, Avni Arbaş, Selim Turan, Nejat Devrim de katıldılar. Bu genç ressamlar klasik bir sanat eğitimi ile edindikleri teknik olanakları genellikle toplumcu ve yöresel kaygılarla bağdaştıran bir görüşün temsilciliğini yapıyorlardı. İşledikleri başlıca konu, yöresel havası, renkleri içinde liman görünümleri, liman yaşantısı, halka açık yerler, İstanbul'la ilgili değişik sahnelerdi. |
||